Arap basınında geçen hafta: ‘Tek çare kaptanı değiştirmek’

31 Mart günü Türkiye’de gerçekleşen ve CHP’nin zaferiyle sonuçlanan yerel seçimler, Arap dünyasında yoğun gündeme rağmen takip edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisinin bu yenilgisi Arap gazeteleri için de büyük bir sürpriz niteliğinde oldu. Kimi yazarlar secim sonuçlarını Laikliğe geri dönüş olarak yorumlarken kimileri de seçimlerde Gazze savaşının seçimlerde belirleyici olduğunu savundu.

Seçim sonuçlarıyla ilgili Arap gazetelerinden derlediğimiz bazı köşe yazıları şu şekilde:

‘Erdoğan sonrası için yol hazırlığı’

“Recep Tayyip Erdoğan 20 seneden fazladır Türkiye’yi, bir dönem başbakan olarak bir dönem de cumhurbaşkanı olarak yönetti. Onun, yönetimden bir ulusal kahraman olarak ayrılması bekleniyordu. Ancak son seçimler gösterdi ki, AK Parti’nin yenilgi yaşamasının en büyük nedeni Erdoğan’ın izlediği politikalardır. Bu yenilgi de, dini bir projeden kaynaklanmaktadır. Zira Erdoğan bu üslubu sadece iç politikada değil, dış politikada ve çevre ülkelerle olan ilişkilerinde de kullandı. Erdoğan bu yöntemin onu, ‘Osmanlı sultanı’ koltuğuna taşıyacağını hayal ediyordu.

Erdoğan, modern Türkiye devletinin üzerine kurulduğu dengeleri göz ardı ederek büyük bir hata yaptı. Bu da, eski tarihle bütün bağlarını koparan Atatürk’ün devletidir.

Başta CHP olmak üzere, laik partilerin zaferi Erdoğan sonrası için bir yol hazırlığı olacaktır. Ancak bu, Türkiye ekonomisinin kademeli olarak toparlanacağı anlamına gelmiyor çünkü destekçi güçlerin çoğu Türkiye’ye olan güvenini kaybetmiş durumda.

Erdoğan bazı zamanlarda bir kahraman gibi göründü ama gerçek bir kahraman değildi. Çünkü destekleyicileri liranın koşullarını düşünürken, Erdoğan kendi ideolojik tasavvuruna teslim olmuş ve sonunda bu durum İstanbul’u, Ankara’yı ve diğer şehirleri kaybetmesine neden olmuştur. Daha da önemlisi, dindar Türkiye laik tarihine geri döndü.” (Faruk Yusuf / Londra Merkezli El Arab Gazetesi)

‘Tek çare kaptanı değiştirmek’

“Gazze, Ukrayna, Sudan ve Tayvan’da dünyanın içinden geçtiği istisnai koşullara, Amerikan seçimleri sürecine ve uluslararası medya üzerindeki kontrolüne rağmen, Türkiye’deki yerel seçimler de uluslararası kamuoyunda hak ettiği ilgiyi gördü.

Bir yıldan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslamcı AK Parti çatısı altında bir koalisyonuna liderlik etti ve altı partiden oluşan muhalefet koalisyonunu mağlup etmeyi başardı. Bu zafer, zorlu ekonomik koşullara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sarayındaki koltuğunu 5 yıl daha korumasını garantiledi. Türk ve yabancı gözlemcilerin çoğunluğunun beklentisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenileceğine dairdi. Ama o bu durumdan zaferle çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçimlerdeki yenilgisi, anayasa hükümlerini değiştirerek yeniden başkanlık koltuğuna oturmasına olanak tanıyacak -Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı gibi- planı ve arzuları önünde büyük bir engel oluşturdu.

Aradan kısa bir süre geçmesine rağmen seçim sonuçlarından da anlaşılıyor ki, Türk muhalefet partileri cumhurbaşkanlığı seçiminde yenilginin dersini aldılar ve başarısızlıklarının nedenlerini anladılar. Kötü ekonomik koşullar, yüksek fiyatlar ve hükümetin sözlerini yerine getirememesi onlara seçimlerde yardımcı oldu.

Boğulmaktan kurtulmanın tek çaresi kaptanı değiştirip dümeni başkasına teslim etmek gibi görünüyordu. Bunlar arasında öne çıkan da, daha önceki belediye başkanlığı seçimlerini kazandığından bu yana gözlemcilerin ve seçmenlerin dikkatini üzerine çeken İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur.” (Cuma Bukleib / Suudi Şark’ül Evsat Gazetesi)

‘Muhalefet kırmızı çizgileri aştı’

“Bu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferlerle dolu otuz yıllık siyasi kariyeri boyunca yaşadığı ilk ‘tam kapsamlı’ yenilgi. CHP ilk kez AK Parti’nin seçimlerde aldığı oy oranını geride bıraktı. Bu, CHP için yalnızca 2002’den bu yana değil, 1977’den bu yana ‘kırmızı çizgilerin’ tarihsel olarak kırılması sayılabilecek bir olay. Dolayısıyla, Türkiye’de 31 Mart 2024’te yapılan belediye seçimlerinin, Mayıs 2023’te yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin etkilerini ortadan kaldırdığı söylenebilir.

Erdoğan liderliğindeki AK Parti, iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ilk kez Türkiye nezdinde tam bir yenilgiye uğradı ve ikinci parti oldu. CHP, 47 yıl aradan sonra ilk kez belediye seçimlerinde diğer tüm partilerin önünde yer alarak birinci parti statüsüne kavuştu. Mayıs 2023 seçimlerine göre seçmen katılımındaki düşüşe rağmen katılım oranı yüzde 80’e yakındı. Erdoğan ise yenilgiyi kabul ederek bunu seçmenden gelen bir mesaj olarak değerlendirdi. Cumhurbaşkanlığı mücadelesinde Erdoğan’ı devirmeyi başaramayan ‘Millet İttifakı’ bloğunun oluşturduğu muhalefet, belediye seçimlerine dağılmış halde girmesine rağmen benzeri görülmemiş bir zafer elde etmeyi başardı. Sanki yeniden dirilmiş gibi. Bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine Özgür Özel’in CHP’nin başkanlığını devralmasından sadece birkaç ay sonra gerçekleşti. Halbuki AK Parti, İzmir, İstanbul ve Ankara gibi yerleri geri almayı umuyordu.

AK Parti’nin kaybı öncelikle ekonomik faktörlere bağlanabilir. Vatandaşın satın alma gücü çöktü ve liranın döviz kuru karşısındaki değeri on ay öncesine göre yüzde 60 düştü. Bazıları bu seçimleri ’emekli seçimi’ olarak adlandırdı. Yeniden Refah Partisi’nin oylarındaki artışa gelince, bu büyük olasılıkla Filistin davasını destekleyen, bazıları AK Parti’den olan ve Erdoğan’ın Türkiye’nin İsrail ile ticari ilişkilerini sürdürme politikalarına karşı çıkan dini gruplardan kaynaklandı. (Muhammed Nureddin / Lübnan El Akhbar Gazetesi)

‘Seçimlerde Gazze etkisi’

“Türkiye’de gerçekleştirilen son yerel seçimler Anadolu dışında da büyük ilgi gördü ancak Gazze’ye yönelik acımasız savaşın devam etmesi nedeniyle bu kez ilginin derecesi azaldı. Ukrayna savaşında Kiev’in aleyhine görünen gelişmelerin yanı sıra, İran ile İsrail devleti arasındaki çatışmanın giderek artan yoğunluğu İsrail’in Şam’daki İran Konsolosluğu’nu bombalaması ile yeni bir zirveye ulaştı.

Türkiye’de her beş yılda bir gerçekleşen bu seçimler, niteliği ve içeriği itibariyle yerel olmasına ve esas olarak vatandaşlara yönelik temel hizmetler etrafında dönmesine rağmen bazı bölgesel gelişmeler bu seçimlerde etkili oldu. İktidardaki AK Parti’nin Gazze’ye yönelik savaşa ilişkin tutumu, muhafazakar kesimler tarafından eleştirildi. İsrail işgal devletine yönelik resmi tutuma rağmen, Tel Aviv’e karşı somut bir adım atılmış değil. Geçtiğimiz mart ayının son günü yapılan seçimler öncesinde, Türkiye’nin Tel Aviv’e (Ürdün’de olduğu gibi) sebze ve meyve tedarikinde hâlâ önemli bir kaynak olduğu yönünde haberler yayınlandı. Bunun yanı sıra, Tel Aviv’in Türkiye’den mühimmat aldığına dair haberler de vardı. Ancak Dışişleri Bakanlığı, bu tarz haberleri İsrail’e yönelik ticarete dair açık beyanlar olmadan yalanladı. (Muhammed Riymavi / El Arabi El Cedid Gazetesi)

‘En önemli faktör Gazze’

“CHP destekçileri, 1977’den bu yana ilk kez ülke genelinde yerel belediye seçimlerini yaklaşık iki puan farkla kazanıp zirveye yerleştikten sonra mutlu bir gece geçirdi.

Sonuçlar şok ediciydi. Çünkü AK Parti, yirmi yılı aşkın bir süredir geleneksel rakibi CHP’ye karşı büyük bir farkla belediye seçimlerinde birinci olmaya alışmıştı. AK Parti’nin güneydeki Hatay vilayeti hariç tüm ülkede yaşadığı bu büyük kaybı, muhalefet kamuoyu da dahil olmak üzere pek çok kişi beklemiyordu, ki bu da tam bir sürpriz oldu.

Seçimlerden sonraki analizlerin çoğu, AK Parti’nin ciddi oy kaybı yaşamasının nedenlerini ülkedeki ekonomik krizin yanı sıra göç ve sığınma sorunları ile muhalefetin yıllardır dillendirdiği Suriyeliler konusuna bağladı. Bu konuların önemine rağmen, Gazze meselesinin en önemli ve belirleyici faktör olduğu söylenebilir.

Türkiye Cumhurbaşkanı, elbette daha önce olduğu gibi ezici bir zafer elde etmeyi beklemiyordu ancak seçimlerin hemen akabindeki sözlerinden bu seviyede bir gerileme beklemediği de açıkça görülüyordu. (Yahya El Hac Nas’an / Kuds El arabi Gazetesi)

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir